yazı

ISOLA DÖNÜŞÜRKEN: “MÜCADELEYE ÖZGÜ”LÜK VE TAKTİKLER
Yağmur Yıldırım

Geçtiğimiz haftalarda, Birleşik Krallık Mimarlık Enstitüsü (RIBA), Uluslararası Mimarlık Ödülleri 2018 için finale kalan dört yapıyı duyurdu. Listedeki yapılardan biri de, Uluslararası Mükemmellik Ödülü’ne değer görülen, Stefano Boeri’nin “Bosco Verticale” (Dikey Orman) projesi.Ödül duyurusunda RIBA, Milano’nun Isola bölgesinde yer alan projenin “ağaçların ve insanların bir arada var olabileceği, yüksek binalara yeni bir yaklaşımı yansıttığı”nı belirtiyor, seksen ve yüz on iki metre yüksekliğindeki, toplam elli bin metrekare alana yerleşen bu iki konut kulesinin “geniş çaplı çevresel faydalara sahip olduğunu; sadece şehrin flora ve faunasını yeniden üreterek biyoçeşitliliği artırmakla kalmadığını, aynı zamanda hava kalitesini iyileştirmek için kendi mikro iklimini yarattığını” açıklıyor.[1] İşvereni Teksas merkezli çokuluslu şirket Hines ve yatırımcısı Katar Yatırım Amirliği olan projenin mimarı Boeri Studio ise, “tamamlanmasından bu yana, Dikey Orman’ın dünyadaki pek çok yapı için, yaşayan doğaya ev sahipliği yapan bina cepheleri konusunda bir örnek yarattığı”nı belirtiyor.[2] Ödül sonrası açıklamalarında, bu örneğin “dünyanın dört bir yanındaki mimarların, geleceğin kentini yaratmak için radikal olarak yeni ve sürdürülebilir bir kentsel mimari modelini benimsemelerine” vesile oluşundan ötürü memnuniyetini dile getiriyor.

Dikey Orman projesi, Milano’nun son on yılda tanıklık ettiği devasa dönüşüm planının gerçekleşen yalnızca ufak bir kısmı; Lombardia bölgesinin en yüksek nüfuslu bu kentinin tarihi merkez sınırları içinde ve çevresinde yeni gelişme rotaları belirlemek üzere, 2005 yılında Lombardia Bölge İdaresi bünyesinde Arazi İdaresi (Piano di Governo del Territorio – PGT) oluşturuldu. Aldığı kararları uygulama yetkisine sahip idarenin kuruluş hedefi, kentsel servis ve ticaret alanlarını yayarak yeni odaklar oluşturmak ve bu sayede kentin ışınsal gelişimini bölerek, yeni hücre-merkezler yaratmaktı. Bu amaçla kararlaştırılan bir seri büyük ölçekli proje, kentin kuzeyindeki ve güneyindeki büyük kırsal alanları (Parco Nord ve Parco Sud) birbirine bağlayacak bir ağ yaratmayı, bu süreçte de öncelikli olarak kentin endüstri sonrası boşluklarını yeniden işlevlendirmeyi öngörüyordu.[3] Expo’nun düzenleneceği şehrin, İzmir’i saf dışı bırakan Milano olacağı belirlendikten sonra, projenin 2015 yılındaki Expo’ya yetişmesi planlanan ilk ayağı 2007 yılında başladı. Bu süreçte, kentteki mevcut atıl alanların yeniden değerlendirilmesi ve öncelikle kent içi infrastrüktürün kritik konuma sahip kısmının boşaltılması kararlaştırıldı.Oluşturulan ön projede, birbiri ile bağlantılı dokuz ayrı çalışma bölgesi oluşturuldu.[4] Projeye göre, güneydeki Porta Genova ve Porta Romana tren istasyonları boşaltılıp çevreleri ile yeniden işlevlendirilerek bölgenin “tasarım merkezi” kimliği pekiştirilecek, Merkez Tren İstasyonu (Stazione Centrale) ve kuzeyindeki Greco bölgesi, çevrelerindeki yeni finans merkezleri ile birlikte işleyecek ticaret alanlarına dönüştürülecekti. Güneydeki Forlanini ve eski askeri talim alanı olan Piazza d’Armi bölgeleri spor ve rekreasyon alanlarına dönüştürülecek, hemen kıyılarındaki Porto di Mare ise, yakınındaki adliye ve bürokratik birimler ile beraber işleyecek idare birimlerine ayrılacaktı.Üniversitelerin yerleştiği eski endüstriyel bölgelerde, kuzeydeki Bovisa ve güneydeki Lambrate’de, çevre araziler kamulaştırılıp eski fabrikalarla birlikte “kültür ve teknoloji merkezi” olarak yeniden işlevlendirilecekti. Müzelere, sanat merkezlerine, atölyelere, tasarım ofislerine ev sahipliği yapacak bu yeni alanlarda ayrıca, “İtalya’nın Silikon Vadisi” olarak anılacak bir bilim ve teknoloji parkı oluşturulacaktı – planlaması OMA tarafından yapılan, yaklaşık yedi yüz bin metrekare alana sahip bu bölgede, araştırma laboratuvarları, ofisler ve rezidanslar, sosyal ve kültürel birimler gibi destek üniteleri de bulunacaktı.

Saskia Sassen’in tanımladığı üzere küresel kentler, transit ağlar, uluslararası kültürel kurumlar, medya merkezi ve iş aktiviteleri gibi karakteristik özellikler taşır; kapitalin, emeğin, emtianın ve bilgi teknolojilerinin artan hareketliliği ile teşvik edilen benzer gelişimler ve farklılaşmalar gösterir.[5] Liberalleşmenin ve artan özelleştirmelerin kapitalin ulusaşırılaşmasını kaçınılmaz kıldığı 1980 sonrası dönemde, kent politikaları ve yerel yönetimler mutlak bir otonomluk kazanır; bu da “kent girişimciliği”nin ve kentlerin küresel konumlandırılmalarını daha önce olmadığı kadar kritik bir öneme taşıyacaktır.[6] Küresel kentler, aralarındaki küresel yarışı kazanabilmek için köşe bucak pazarlanacak meta arayışına girer; bu yarış, kendilerini tüketime hazır bir gösteriye dönüştürme yarışıdır. Bu yeni küresel evrenin rekabetçi ortamında, uygulanan yerel politikalar kentleri pazarlayarak bu imgelerin marka değerini yaratır – kent ekonomisi içinde yeni ekonomiler yaratılırken, “çöküntü” kent bölgeleri “hayata dönmektedir” .

Milano’da dönüşüm projelerinin hazırlıkları sürerken, patlak veren ekonomik krizin etkisiyle süreçler sekteye uğradı ve projeler planlandığı gibi 2015 yılının mayıs ayındaki Expo açılışına tamamlanamadı. Alanının planlaması yine Boeri Studio tarafından yapılan Expo’nun arifesinde, şantiye tozuna bulanmış şehir merkezindeki “Expo istemiyoruz” duvar yazıları, fırtına öncesi sessizliği hissettiriyorsa da, fırtına açılışın ertesinde patlak verdi: gazetecilerin Expo alanından çıkarılmasının ardından, şehre yayılan sert çatışmalar ve sert polis müdahaleleri gerçekleşti.Milanolular, ekonomik krizin etkileri halen sürerken inşaatlara büyük bir ekonomik kaynak ayrılmasını eleştirirken, medya kampanyalarıyla desteklenen bu süreçleri, dikkatleri ülkenin çalkantılı siyasi gündemden uzağa çekme çabası olarak itham ediyordu.[7] Dikey Orman’ın da içinde bulunduğu, kuzeydeki eski endüstriyel Isola bölgesi, dönüşümü gerçekleşen birkaç projeden biri oldu – yine de, projelendirme sürecinde “Tasarım ve Moda Merkezi” olması kararlaştırılan, kuzeyindeki Bovisa kültür ve teknoloji bölgesi ile birlikte çalışması öngörülen bu alana, planlandığı gibi İtalya’nın küresel moda ve tasarım şirketlerinin araştırma merkezleri taşınmadı. Fakat Isola’nın yüksek katlı lüks konut bloklarının, şık restoranların, gurme kafeteryaların ve barların, butiklerin sayısının hızla arttığı dönüşümü halen sürüyor.

Isola dönüşürken, bu dönüşüme direniş de büyüyerek ve gelişerek sürdü – bölgedeki yegâne park alanının Dikey Orman projesince yok edilişine karşı çıkan bir grubun, proje alanındaki eski Stecca fabrikasını işgal etmesiyle başlayan süreç, Isola Art Center’ın kuruluşunun ve 15 yıla yakın mücadelesinin başlangıcı oldu. Fabrikaya yerleşen Milano’nun bu ilk otonom sanat merkezi, farklı grupları, farklı pratikleri ve farklı üretimleri rizomatik bir yapıda birleştirdi. Mahalle sakinleriyle, okullarla ve diğer girişimlerle birlikte fabrika binası ve park alanı başta olmak üzere çeşitli yerlerde ‑İstanbul’da sergilenen “Geçici Yeşil Alan” projesinin de bir parçası olduğu- sayısız atölye, sergi, konuşma, ders, etkinlik, gösteri, eylem, işgal, müdahale gerçekleştirdi.

Isola Art Center’ın, “mücadeleye-özgü” (fight-specific) olarak tanımladığı pratiği, yaratıcılarına göre, mekânın yanı sıra, ilişkisel ve sosyal temelli oluşu ile “yere özgü”lüğün (site specific) ötesine geçiyor.[8] Isola Art Center’ın merkezine kolektif hareketi ve işbirliğini alan pratiği, de Certeauyen gündelik hayat taktikleri bağlamında dikkate şayan – Gündelik Hayatın Keşfi’nde Michel de Certeau, stratejiler ve taktikler arasındaki ayrımdan bahseder; ona göre modern bilim, politika, askeriye gibi, iktidar sahibi öznenin tipik tavrı olan stratejilere karşı, prekarya olan, taktikleri geliştirir.[9] Taktikler, stratejilerin görmezden geldiği ‑ya da kör noktası olan- gündelik hayatta yeşerir: Dikey Orman projesinde “atıl alan” görülerek “değerlendirilmek” istenen park alanının, Ukraynalı kadınların piknik alanından Marakeşlilerin futbol sahasına, çocuklara ve yaşlılara, mahalle sakinlerinin gündelik hayatlarında aktif olarak kullandığı bir kamusal mekân oluşu, Isola Art Center’ın “mücadeleye-özgü” pratiğini doğurur.

Park alanında, endüstri işlevini yitirmiş fabrika binasında, çevre dükkânlar ve evlerde, refüjlerde uyguladıkları geçici aktiviteler ve müdahalelerle, Isola Art Center’ın organik, spontane ve tepkisel taktiklerinin, kent planlaması stratejilerinin kör noktalarını hedef alarak, bu stratejileri ters yüz edişinden, ya da uyarlamasından söz edilebilir.Bu taktiklerin araçları, tohum bombalarından imza kampanyalarına, kent planlama oturumlarında Adriana Celentano’nun yeşil alanların yok oluşundan bahseden “il Ragazzo della Via Gluck” şarkısını söylemekten plastik çöp poşetlerinden devasa balonlar yapıp uçurmaya çeşitlilik gösterse de, ortak noktalarının, işbirliği ile işgal ve(ya) hareket olduğunu söylemek mümkün.Isola Art Center’ın, işgal ettiği Stecca fabrikası buldozerlerle yıkıldığı zaman Isola’nın köşe bucağına saçılması, bir “merkez”i olmayan bir sanat merkezine dönüşüp “yere özgü”lüğünden kopması, böylece rizomatik yapısını yersizyurtsuzlaştırması en ilgiye şayan taktiği belki de.

Judith Butler, kamusal alanlarda toplu hareket etmeyi, güncel dünyada prekaryalığın kolektif bir reddi olarak niteler – ona göre, ekonomik adaletsizliği artıran güncel baskın neoliberal sistemlerin, belirli toplulukları “elden çıkarılabilir” olarak belirlemesine karşı, toplu hareket bir ittifak alanı yaratır.[10] Isola Art Center’ın, yarattığı müşterek alanda Isola’nın ve sakinlerinin “elden çıkarılabilir”liğini reddedişi, ve bu reddedişte sürekli kendisini dönüştürerek uyguladığı taktikleri ilham verici. Yeni geleceklerin ve yeni bir arada yaşama biçimlerinin inşası ve ilhamı, planlama stratejilerinden belki de daha çok, onlara karşı gelişen gündelik hayat taktiklerinde gömülü.

 

 


[1] RIBA, https://www.architecture.com/awards-and-competitions-landing-page/awards/riba-international-prize, erişim: Ekim 2018.

[2] RIBA, Basın Bülteni, 12.09.2018.

[3] Piano di Governo del Terriotorio 2009. Documento di Piano, presentation, Relazione Generale e Norma di Attuazione, Comune di Milano.

[4] Masseroli, Carlo 2007. Governare lo Sviluppo del Territorio Milanese: a Colloquio con la Città, presenation, Comune di Milano. Oggioni, Giovanni 2010. Illustrazione di Alcuni Casi Applicativi, presentation,Comune di Milano. Yıldırım, Yağmur 2012. Milano Kentsel Dönüşüm Projeleri: Bovisa Eski Endüstriyel Bölgesi Dönüşüm Projesine Kartal ve Cendere Vadisi Projeleri Ekseninde Yakın Bir Bakış. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi.

[5] Sassen, Saskia, 1991. The Global City, New Jersey: Princeton University Press.

[6] Keyder, Çağlar 2010.  Capital City Resurgent: İstanbul since the 1980s, New Perspectives on Turkey, 43.177–178.

[7] Yıldırım, Yağmur 2015.Eğer Bir Şey Göstermek İstiyorsan, Milano’ya Gelirsin, Arredamento Mimarlık, 291. 45–47.

[8] Isola Art Center 2013. Fight Specific Isola: Art, Architecture, Activism and the Future of the City, Berlin: Archive Books. 130–140.

[9] de Certeau, Michel 1984.The Practice of Everyday Life, Berkeley, CA: University of California Press.

[10] Butler, Judith 2011. Bodies in Alliance and the Politics of the Street, European Institute for Progressive Cultural Policies, http://eipcp.net/transversal/1011/butler/en/print, erişim: Ekim 2018. Butler, Judith 2015. Notes Toward a Performative Theory of Assembly, Cambridge: Harvard University Press.